Çanak Ne Demek TDK? Tarihsel Arka Plan ve Günümüzdeki Yeri Türk Dil Kurumu (TDK), dilin doğru ve anlamlı kullanımını sağlamak amacıyla kelimelere yönelik çeşitli tanımlar sunar. “Çanak” kelimesi de TDK tarafından belirlenen anlamları ve kullanım alanlarıyla Türkçede kendine yer bulmuş bir terimdir. Ancak, çanak kelimesi sadece bir nesne olarak değil, aynı zamanda tarihsel, kültürel ve dilsel bağlamlarda da anlamlı bir kavram olarak karşımıza çıkar. Bu yazıda, “çanak” kelimesinin TDK’daki tanımını inceleyecek, kelimenin tarihsel kökenlerine ve günümüzdeki akademik tartışmalarına değineceğiz. Çanak Kelimesinin TDK’daki Anlamı Çanak, Türk Dil Kurumu (TDK) sözlüğünde, genel olarak yuvarlak, içi boş ve genellikle derin olan kaplar için…
Yorum BırakKategori: Makaleler
Kamyoneti Kim Kullanır? (Yükü Sırtlananların Sessiz Hikâyesi) Bir hikâye anlatacağım sana… Belki yol kenarında görüp de hiç düşünmediğin, belki de her gün yanından geçtiğin ama gözünün ucuyla bile bakmadığın o eski, tozlu kamyonetin içinde yaşanan bir hikâye bu. Direksiyonu tutan ellerin ardında, sadece bir direksiyon değil, hayatın ta kendisi var. Çünkü kamyoneti kim kullanır sorusunun cevabı, aslında kim hayatı sırtlanır sorusuyla aynıdır. — Yola Çıkan İlk İnsan: Mehmet’in Stratejisi Mehmet kırklı yaşlarının sonunda, hayatın hesabını dakikalarla yapan bir adamdı. Her işi planlı, her yükün rotası belliydi. O kamyonetin direksiyonuna geçtiğinde, kafasında sadece yolu değil, yolun getireceği sonuçları da hesap ederdi.…
Yorum BırakBir yaz akşamıydı… Güneş, ormanın içindeki kamp alanına veda ederken gökyüzü turuncudan mora doğru yumuşak bir geçiş yapıyordu. Elif, çadırının önünde oturmuş, elinde sıcak çayıyla sessizliği dinliyordu. Rüzgârın ağaç yapraklarını okşayan sesiyle, içini tarifsiz bir huzur kapladı. Kamp onun için sadece doğayla iç içe olmak değildi; kendiyle barışmanın, düşüncelerini sadeleştirmenin bir yoluydu. Kamp Nedir, Gerçekte Ne Anlatır? Kamp, kelime anlamıyla doğada konaklamak, şehirden uzaklaşıp basit bir yaşam biçimini deneyimlemektir. Ama çoğu insan için bundan çok daha fazlasıdır. Kamp, insanın kendiyle konuşma fırsatı bulduğu, sessizliğin içinde derin anlamlar keşfettiği bir deneyimdir. Gürültüden uzaklaşıp yıldızların altında geçirilen bir gece, aslında iç dünyamızın…
Yorum BırakAltınmarka Grubu İsrail Malı mı? Merakın Peşinden Giden Samimi Bir Sorgu Kısa cevap: Altınmarka Grubu, merkezi Türkiye’de olan ve Türk sermayeli bir gruptur; “İsrail malı” değildir. Kahve Dünyası markası da bu grubun perakende yüzüdür. ([Altınmarka Grubu][1]) Kökenler: Bir Aile İşinden Küresel Oyuncuya Altınmarka, 1990’ların başında İstanbul’da temelleri atılan bir aile girişimi olarak doğdu ve bugün endüstriyel kakao ve çikolata alanında dünyadaki önde gelen üreticiler arasında gösteriliyor. Grubun çatı yapısı; Altınmarka Gıda, Detay Çikolata, Detay Kahve ve perakende vitrin olarak Kahve Dünyası gibi markaları kapsıyor. Resmî kaynaklar, grubun Türkiye merkezli, 8 şirket ve 9 fabrikadan oluşan yapısını ve 200’ün üzerinde Kahve…
Yorum Bırakİnsanın Duyularına Dokunan Gerçeklik: Görsel-İşitsel Metinlerin Psikolojik Derinliği İnsan davranışlarını anlamaya çalışan bir psikolog olarak, her gün şunu gözlemlerim: Görmek ve duymak, yalnızca duyu organlarının işlevi değildir; bunlar insanın anlam dünyasının kapılarıdır. Her ses, her görüntü, bilinçaltımızda iz bırakır. Bu yüzden, çağımızın en güçlü anlatım biçimi olan görsel-işitsel metinler — filmler, videolar, reklamlar, dijital hikâyeler — yalnızca sanat ya da iletişim araçları değil; insan zihninin nasıl düşündüğünü, hissettiğini ve davrandığını şekillendiren güçlü psikolojik uyaranlardır. Görsel-İşitsel Metin Nedir? Görsel-işitsel metin, görme ve işitme duyularına aynı anda hitap eden iletişim biçimleridir. Yani, bir görüntü ile bir sesi bir arada işleyen, mesajı hem…
Yorum Bırakİslam’a Göre Hz. İsa’ya Ne Oldu? Öğrenmenin Dönüştürücü Gücü Üzerine Bir İnceleme Eğitim ve öğrenme, insan hayatını dönüştüren en güçlü araçlardır. Bir öğretmen olarak, öğrencilerimle her etkileşimde, onların yalnızca bilgi edinmelerini değil, aynı zamanda o bilgiyi içselleştirerek dünyayı daha farklı bir açıdan görmelerini amaçlarım. Öğrenmek, bazen yalnızca bir kavramı bilmek değil, o kavramın derinliklerine inmek ve hayatımıza nasıl yön verdiğini anlamaktır. İşte bu noktada, sadece bireysel değil, toplumsal düzeyde de etki yaratabilen bir öğrenme süreci başlar. Bugün, İslam’ın önemli figürlerinden biri olan Hz. İsa’nın hayatı ve öğretileri üzerine konuşacağız. Ancak, bu yazıyı sadece tarihsel bir bilgi aktarımı olarak düşünmeyelim. Bu…
Yorum BırakGöktaşı Bulunca Ne Yapmalı? Bilim, Merak ve Sorumluluk Üzerine Gökyüzünden düşen bir taş… İlk bakışta sıradan bir kaya gibi görünse de, aslında milyonlarca yıl öncesinden gelen bir kozmik tanık olabilir. İnsanlık, tarih boyunca göktaşlarını yalnızca fiziksel nesneler olarak değil, aynı zamanda kültürel, dini ve bilimsel semboller olarak görmüştür. Bugün ise “Göktaşı bulunca ne yapmalı?” sorusu, sadece meraklı bir vatandaşın değil, aynı zamanda bilim dünyasının da ilgisini çeken bir meseledir. Tarihsel Arka Plan: Gökten Düşen Taşların Hikâyesi Göktaşlarının insanlık tarihindeki serüveni, eski medeniyetlere kadar uzanır. Antik Yunan’da “gökten gelen taşlar”, tanrıların mesajı olarak yorumlanırdı. Arap Yarımadası’ndaki Kâbe’nin siyah taşı (Hacerü’l-Esved) da…
Yorum BırakGöklere Çıkarmak Ne Demek? Kültürlerin Yücelttiği Anlamların Antropolojik İzinde Bir antropolog olarak dünyanın dört bir yanında insanların birbirinden farklı ama bir o kadar da benzer biçimlerde nasıl anlam yarattığını görmek beni hep büyülemiştir. Diller, ritüeller, semboller değişse de insanın bir duygusu sabittir: yüceltme arzusu. “Göklere çıkarmak” ifadesi bu arzunun kültürel bir yansımasıdır. Bir kişiyi ya da değeri “göklere çıkarmak”, sadece övmek değil; aynı zamanda onu kutsal bir düzleme taşımaktır. Peki, bu deyim gerçekten neyi anlatır? Ritüellerden topluluk kimliğine kadar uzanan geniş bir antropolojik çerçevede bu sorunun izini süreceğiz. Kökenler: Gökle Yeryüzü Arasındaki Kutsal Köprü İnsanlık tarihinin en eski anlatılarında gök,…
Yorum BırakBir sonbahar akşamıydı. Mehmet ve Elif, köy yolunda arızalanan eski bir minibüsün yanında durmuş, sürücünün çaresizliğine tanıklık ediyorlardı. Minibüsün sahibi panikle, “Frenler hava yaptı, tutmuyor!” diye bağırdı. O an Mehmet’in yüzü ciddileşti. Stratejik ve çözüm odaklı düşünceyle hemen ne yapılması gerektiğini hesaplamaya başladı. Elif ise gözleriyle sürücünün yorgunluğunu, korkusunu yakaladı; ona güven verecek sözler söyledi. İşte o an sorunun kalbine dokunan soru ortaya çıktı: “Hava yapan fren nasıl düzelir?” Fren sistemi ve havanın düşmanlığı Mehmet anlatmaya başladı: “Bak Elif, hidrolik frenlerde sistemin içinde sıvı olması gerekir. Ama bir yerden hava girerse, sıvı sıkıştırılamaz ve pedal sünger gibi olur. İşte o…
Yorum BırakBir Hikâyenin Başlangıcı: Sessiz Bir Bekleyiş Hamileliğin İlk Belirtileri Nasıl Olur? – Bir Aşkın İçinde Başlayan Mucize Bir pazar sabahıydı. Yağmur ince ince yağıyor, mutfaktan gelen kahve kokusu evi sarıyordu. Elif, mutfağın penceresinden dışarı bakarken içini tarif edemediği bir his kapladı. Ne tam mutluluktu ne de huzursuzluk… Sanki bedeninde sessiz bir sır gizleniyordu. Yan masada, eşi Kerem gazetesine dalmış, her zamanki gibi olaylara çözüm arayan bir hâlde sayfaları çeviriyordu. Elif’in gözleri bir an onun üzerine kaydı ve kendi kendine sordu: “Acaba… olabilir mi?” Bir Kadının Kalbinde Başlayan Şüphe Kadınlar bazen hisleriyle bilir. Elif de o sabah bedenindeki küçük değişimlerin farkındaydı.…
Yorum Bırak